Begonvilleri Beraber Öldürdük Sevgilim
‘Sevgili Yağız,
Bu mektubu sana yazmak istemezdim. Öncelikle beni ne olur affet desem de affetmeyeceğini, senin bu tip zarflara karşı zaafın olduğunu ve açamadığını da biliyorum. Ama maalesef böyle olması gerekiyordu…
Yoruldum, soluksuz kaldım. Çünkülerin anlamını yitirdiği ne varsa, nedenlerin en karanlık dünyasında saçma sapan bir anlam karmaşasında... Çok zor bunu söylemek… Bu verilmesi çok zor bir ayrılık haberi... Ayrılıyorum. Nefret denizinden geçmemek şartıyla iki bilet aldım,limanları ayırıyorum seninle. Sen başka bir limanda, yine benden habersiz yaşarsın ama ben sensiz, senin varlığını bildiğim halde zor yaşarım. Dayanamıyorum artık. Bu duyarsızlığını kaldıramıyorum. Ayrılıyoruz. Beyhude bir çabada olsa benimkisi, bir şekilde kopmalıyım senden.
Düşünüyorumda; aynı gemideydik ve hiç karşılaşmadık. Beni bulabilirdin. Sana seslendim, beni duyabilirdin. Çok şarkı bestelendi uğruna ve sen mırıldandın hepsini sana yazıldığını bilmeden ve derbeder bir şekilde olduğumun farkına varmadan hoşlandın bu şarkılardan. Bu şarkıların yazarı bendim. Bu şarkıların ağlayanı bendim ve duymayanı sen. Sen duysan da duymasan da bu şarkıların acısında kavruldum. Savurgan ve incitmeyen bir küfür tutturdum kendimce… Sen görmedin seni ne kadar sevdiğimi…’
(Tanıtım Bülteninden)